Takvimlerde bir yıla daha nokta koyarken, hep o yıl yapamadıklarımızı gelecek yıldan bekleriz.
Peki nedir yeni yıla yüklediğimiz anlamlar, hiç düşündün mü?
Bir çoğunuzdan duyar gibiyim;
Umuttur!
Başlamaktır, bırakmaktır, bitirmektir, vedalaşmaktır, yeni kararlar almaktır, yapılacaklar listeleri belirlemektir, bırakmak istediğimiz birçok davranış terk edilmeye niyettedir.
Aslında bir çoğumuz yıllara sorumluluk yükleriz; dilimize pelesenk olan inanış da budur,
‘Bu yıl şanssız geldi, bu yıl iyi geçmedi, bu yıl bir bitse…’
Suçlu arıyorsan yıla bakmamalısın, sorumluluğu alıp hedeflerine odaklanmayan SEN’e bakmalısın!
Düşün; takvimleri, günleri, saatleri devirmeye çalışmadın mı bunca zaman?
‘Bir an önce hafta sonu gelsin, bir sonraki ay olsun, önce bir çocuklar büyüsün, biraz daha param olsun, boş vaktim olsun…’
Fark et! Yeni yıl sana hiçbir şey getiremez, bir şey de götüremez senden. Ha bir gün önce ha sonra, o sadece bir tarihten bir rakamdan ibaret. Sen yeni yıla kendini nasıl götüreceğine bakmazsan, o yılın, günün, anın içindeyken kıymet bilmezsen, her güne her yıla o bir önceki yılda beğenmediğin senle girecek olursan bir sonraki sabaha, güne ya da yıla uyansan da fayda etmez, ömür geçer, sen yıllara isyanda kalırsın ama yaşamında hiçbir şey değişmez!
Fark etmeli, harekete geçmeli ve kendini dönüştürmelisin, beğenmediğin o insanı alt üst edip yeniden var etmelisin. Kısacası kendine gelmelisin!
Senden başka irade yok, olamaz, her yeni yılda da düşlerini yaşamayı seçecek olan sadece sensin, çünkü sen seçtiğini yaşayacaksın. Hesabını yıllara sorarak, sihirli bir değnekle düşlerinin gerçek olmasını bekleyemezsin.
Evet yaşam belki çok kolay olmayabilir. Ama zaten kolay olan ne var ki? Ayrıca sen zor dedikçe her şeyin zor olacağına inancınla gerçekliğini de dilinde, zihninde yaratıyorsun. Mutlak toz pembe bir hayatı kimse vaat etmeyecek sana ama kolay hiçbir şey yok mu, odağını yapabildiklerine, güzel olana, sana iyi gelene çevirmeyi seçsen?
Sana kim olmak istiyorsan fark edebilme ve seçebilme iradesi verilmiş. Beğenmiyorsan bir daha seç, bir daha seç bir daha denmiş. Engel kim burada yeniden seçebilmene, bak bakalım? Sen kimi var etmek hayata kimi sunmak istiyorsan sadece o ol!
Olanlar içinde, olmayanlar içinde sorar mısın kendine?
· Suçlu kimdi?
Ya da soruyu şöyle sor kendine;
· Sorumluluk kimdeydi?
Kendini de yanlışlama; yolumuz bazen aldığımız kararları uygulayabildiğimiz anlara, bazen de sözünü tutamadığımız yerlere çıkabilir. Belki aldığın kararların için doğru zaman ya da doğru yer değildir ya da öğreneceğin bir deneyim daha vardır. Belki de varmak istediğin hedefe seni götürmek için bu performansı da sergilemen gerekiyordur. Kim bilir?!
Yaşama uyarlayamadığında, bedeninde hissetmediğinde alınan kararların da bir anlamı olmaz. Sözün, anlamı, faydası hayata uyarladığında, kalbinden inandığında, oluşuna indirdiğinde, harekete geçtiğinde sonuç verir.
Sonuçta “ya kazanırsın ya öğrenirsin!”
Ama unutma, kaybetmek diye bir şey yok!
Yaşamı öğrenmeye, hep mutlu, başarılı olmaya ya da anlamaya değil, deneyimlemeye geldiysek, o zaman erteleme, dene, geç kalmadan düşle ve deneyimle. Sahneye çık ve performansını sergile; her gün ve her gün bir kez daha performansa devam et. Bazen alkışın çok olacak, bazen eleştirilerin, ama yolundan da vazgeçme.
İnsan, bazen yola çıkmadan bile vazgeçebilir ya da yola çıkar ama geri döner, yarım bırakır.
Çünkü insan hep korkar, başlangıçlardan, sözler vermekten. Deneyip başarısız olmaktansa hiç denememek daha az başaramamaktır diye düşünür. Oysa en büyük başarısızlık harekete geçmemektir.
Eğer söz verirse sorumlu olacaktır, hesap sorulacaktır. Bunun için en başında başaracağına dair inanca değil, kendince makul bahanelerine sıkı sıkıya sarılır, neden yapamayacağına dair hep hazırdır zihnin cevapları, hep sahipleniriz oldurmayacak engellerimizi, kasımız burada daha gelişmiştir. Hep ‘ya olmazsa’ diye makuliyet aramaya başlar ilk cümlede ve devamında ‘en kötü ne olabilir canım’ diye en başında inançsızca çıkar yola da daha denemeden olmayacağına odakla.
Oysa insan; odağında, kaynağında olduğunu gerçekleştireceğini bir anlasa, inançla nelerin mümkün olacağını da bilir. İstemediği hiçbir şeye başlamasa, olmayı seçtiğini de yaşasa, kaynağını düş’üne harcasa, neler mümkün olacak!
Daha kendimize söz verirken bile, ‘ya yapamazsam’ cümlesi gelir zihinden. En başında inançlarımızla ilgili bir sıkıntı ile başlarsak, o umut ettiğimiz yapılacaklar listesini gerçekleştirmek pek de olası değildir. Sözünü tutmak çok zor gelir insana. Çoğumuz her şeye, sözünü nasıl tutamayacağına dair inançla ve kendine samimiyetsizlikle başlar, heybelerimiz daha en başından sözümüzü neden kıracağımıza dair haklılığımızı kabul ettirme bahaneleriyle doludur;
· Trafiği yoğun bir şehirde geç kalmam normal ama!
Öyle mi? Peki plan program ne demek?
· Aniden telefon geldi, toplantıya yetişemedim, açmasa mıydım?
Bilmem! Sorumluluk sende…
· Acil bir işim çıktı gelemedim, geç haber verdim ama ben ne zorluklar yaşıyorum biliyor musun?
Peki ya ben ne zorluklar yaşıyorum ama bak ben gelebildim!
· Benim yerimde sen olsan…
Peki sen benim yerimde olsan?!
· Mutsuzdum diyeti bozdum, çok çalıştım, bunu yemeye hakkım var…
Elbette bu seçime hakkın var ama bununla da tamam ol. Kilo vermeyi isteyen de sensin, yemeyi seçen de
“Burada sadece sözünle bir olmak nasıl geliyor kulağına?”
Bir dolu, sözünü kırmaya haklı bahane hazırdır, çünkü zihin sürekli bunu pratik etmiştir, kolay olandır.
Sözlerimizi tutmaya niyet edersek çok özenli, sorumluluk sahibi bir insan olarak yaşamalıyız di mi? Malum bu da zor!
Peki, tamam! Geçmişte yapamamış olabilirsin belki ama artık farkındasın artık yeni bir fırsat var, çünkü aynı geçmişle farklı bir gelecek inşa edemez insan. Geçmişin kaygısı ile düşlediğinde umduğun geleceği yaratamazsın.
Şimdi;
Kâğıdı kalemi al eline; kendi yeni yıl anlamını kendin yaz. Yapamadıklarına dövünmek yerine, düşlerinle doldur zihnini. Büyük sözler ver ve herkesle paylaş bunu, kayıtlı olsun, planlı olsun, ama en önemlisi bütün düşler sana ait olsun, özünden gelsin ve başkalarına da ilham olsun.
Aranacaklar, yapılacaklar, yapılmamış olanlar, bırakılacaklar, vedalaşılacaklar, yeniden başlanacaklar, kırıldıkların, kızdıkların... liste uzayıp gitsin, yaz hepsini teker teker. Hepsini fark et yapamadıkların, başaramadıkların için kendini affet, olanları değiştiremezsin, geçen yılı yeniden var edemezsin, biten yılı hatıralara koy, geçmişinden ders al ki istediğin geleceği yaratmana yardımcı olsun, ama bugün yeni bir gün, yeni fırsatlar var ve sen düş’lerinle an ’da kal.
Ve;
“Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”
“Mevlana”
Bilmemiz gereken; umutla olmaz,
Eğer yeterince inanıyorsak, azimliysek, çalışıyorsak, çabadan çıkarak, zorlayarak değil, uğruna adayarak, denemekten korkmayarak gerçekleşir her düş, başarısızlık demeden, performanslar sergilemeye, denemekten vazgeçmemeye söz vererek.
Umut, hayal kurmak gibidir,
Umut, gelecekle ilgilidir,
Oysaki gelecek diye bir şey yok,
Şimdi var,
Şimdide ne var, düşlemek var,
Şimdide sorumluluk almak var,
Şimdide harekete geçmek var,
Sen düş’lemelisin, düş’leki gerçeğin o olsun.
Sadece neyi düşlediğine dikkat et,
Geçmişi referans alarak kaygıyla düşlersen sonuç hüsran!
Geçmişinden özgürleş, ferahla,
Yaratmak istediğin güzel gelecek, özgür zihninde açık bir kalpte, şimdide, inançlarında, kalbindeki güzel titreşimlerde.
Şimdi bize düşen, yeni yıl düşlerimizi hayata geçirme vaktidir;
Vicdanlı, merhametli, hakkaniyetli, adaletli, üretimde bir dünya düşleyelim.
Ve doğaya, insana, hayvana, canlıya, evrene, yaşam hakkı olan her şeye şefkatli, sevgi dolu, haddini, yerini, üslubunu, paylaşmayı bilen, özenli, kendini gerçekleştiren insanları çoğaltmaya niyetle…
Düş’ü, hakkaniyeti bol ve vicdanı, ruh sağlığı yerinde insanlarla birlikte, yeni olasılıklarla dolu bir yıla merhaba!
Sağlıcakla
Aynur Görmüş
Comments