İnsan gün be gün YAŞAM’ı keşfetmeye, kendi YAŞAMIN’da ise değişmeye çalışıyor. Çünkü hayatın özü değişimdir. Bunu bile bile değişmemek, dönüşmemek ve buna direnmek bir bebeğin veya bir tohumun; ben büyümeyeceğim, hep böyle aynı kalmak istiyorum demesi gibi bir şeydir.
Ve hayat, bahanelere kurban edilemeyecek kadar kısayken, sürekli bir geçmiş ve gelecek kaygısıyla elindeki tek gerçek olan AN’ı kaçırdığını ıskalıyor insan ve bunun farkında bile değil çoğu zaman.
O yüzden geçmişinle artık barış! Affedebildiklerini affet, affedemediklerine dair çalışmaya da devam et, özgürleş artık, kendinle barış, kendini sev, korkularınla kaygılarınla yüzleş, hepsi sana ait, utanma!
İnsan kalabilmenin yolu duygularına sahip çıkmaktan ve iyi ki deneyimledim diyebilmekten geçiyor ve hepsini kabul edip kucaklaş sarıp sarmala şefkatle. Yolculuğunda önüne çıkanlar hep sana bir şey öğretmeye geldi, fark et, teşekkür et ve şükret.
Ölümden korkmak yeni bir şey değil bu evrende ama yaşam da kısa. Anlam; yeni şeyleri keşfetmek ve bu heyecanlı maceradan paylaşarak kazanan olarak çıkmakta.
Yaşamadığımız, deneyimlemediğimiz sürece anlayamayız maceranın tadını acısıyla tatlısıyla.
Yol da fırtına da var, doğacak olan güneş de. Sabret!
Fırtınanın sonunda aydınlık bir sakinlik, parıldayan bir güneş var,
Her gök gürültüsünün sonunda da doğan rengarenk bir zenginlikle gök kuşağı,
Nasibini bekle, yaşama teslim ol!
Yaşamın bütünlüğünden vazgeçmeden, her şeyi, herkesi var olduğu için severek, her şeyin hakkını vererek, layıkı ile yaşamak çok güzel.
Kâh gülerek, kâh ağlayarak, illa omuz omuza, illa birlikte, illa ki insanla, hayvanla, doğayla ama insanca…!
Sağlıcakla
Aynur Görmüş
Comments